Mutfağın yeniden keşfi

Corona virüsü nedeni ile evlere kapanmamız ile birlikte kendi özümüze dönüş yolculuğumuz başladı. Kendimiz ve mutfağımızı yeniden keşfe çıktık. Çocukken sevdiğimiz yemekler, dışarda yemeye alışık olduğumuz lezzetlerin evde nasıl yapılabileceği, bağışıklık sistemini güçlendiren besinler ve yemekler hepsini araştırıp nasıl yapıldığını öğrenmeye çalışıyoruz. Biz ne ara mutfaktan uzaklaştık? Kendimizden uzaklaştıkça mutfak kültürümüzden de mi uzaklaşıyoruz?

Hızlı yaşam, hızlı tüketim kültürü ile düşünmeden yaşayan, yemek yiyen, fark etmeyen bireylere dönüşmüştük. Hep acelemiz vardı. Ayak üstü atıştırdık. Fast food dediğimiz yemekleri ayak üstü yiyip işlerimize döndük. Zamanla damak tadımızın üzerini asit, aşırı tuz ve lezzet arttırıcı kimyasallar kapladı. Oysa mutfak kültürü yüzlerce yıllık bir zamanın eseri. Ateşin bulunuşu, avcılık ve toplayıcılık, insanın yerleşik yaşama geçişi toplumların varlık ve yoksullukları hepsi bu kültürün şekillenmesine neden olan olguları içerisinde barındırıyor. Damak tadı ve eldeki imkanların bir araya getirilmesi ile oluşan lezzetli bir mutfak kültürünün mirasçılarıyız. Ama mirasyedi olmayı başaramamışız bir türlü. Zamanla unutmuşuz bize kalan mirası. Kekik kokan dağlarda otlamış kıvırcık koyununun boyun etinin, uçsuz bucaksız buğday tarlalarında olgunlaşmış buğday ile buluşup koca kazanlarda pişirilip imece usulü dövülmesi elde edilen keşkek pek çoğumuza yabancı. Ne o kekik kokulu dağlar kaldı, ne de o koca kazanlarda imece usulü yapılan yemekler. Ama bu yemekleri dönüştürmek kendi zamanımıza ve imkanlarımıza uyarlamak zor değil. Annelerimiz keşkeği düdüklü tencere de kasaptan yapılmış etle yapmayı bildiler. Yemeklerimizi dönüştüremeyip unutanlar bizler olduk.

Mutfak mükemmel bir laboratuvar. Yeni tatları keşfetme yolculuğu. Belki bilim adamı olup dünyaya yararlı keşiflere imza atamıyoruz ama kim tutar bizi mutfakta. Ayşe’nin özel keki, Ahmet Abinin barbekü sosu gibi keşifler olabilir. Hatta bu keşiflerin en lezzetlilerinden birine imza atmamamız için neden yok. Yeter ki mutfağa girelim. Deneyler yapalım. Damak tadımıza güvenelim. Hangi baharatlar hangi gıdalar ile uyumlu, uyumsuz iki lezzetin bir araya gelmesi nasıl olur? Annelerimiz nasıl yapardı biz nasıl tarifi kendimize uyarlayabiliriz? Mutfakta keşif için soru sormak ve denemek önemli olan. Sonuç kötü olursa güzel bir deneyim kazanırız tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi.

Corona günlerinde ilk iş mutfağa girdik çünkü mutfak aynı zamanda bir terapi merkezi. Rengarenk sebzeler, mis kokulu gıdalar… Mutfak tüm duyularımızı açıp bizi kendimize getiriyor. Birbiri ile uyumsuz lezzetler bir araya gelip ön yargımızı yıkıyor. Bir de işin ben yaptım tarafı var. Diyelim ki bütün gün uğraşıp ekşi mayalı bir ekmek yaptınız. İşin güzel yanı ben yaptım diyerek sevdikleriniz ile paylaşmak. Yaşasın mutfak yaşasın yemek yapmak.